BİR SÜSEN GEZİSİ
Bir bitki ressamı olarak, bir botanikçi ile birlikte arazi çalışması yapmak muhteşem, ama bir o kadar da zor!
BİR SÜSEN GEZİSİ
Kiminizin bildiği gibi, devasa bir proje üzerinde çalışıyoruz - 'Resimli Türkiye Florası'. Birçok Türk botanikçi ve ressam, bu topraklarda yetişen bütün bitkiler ile ilgili araştırmalar yapıp, yetenekli ellerde hazırlanmış ve halen hazırlanmakta olan bilimsel bitki resimleri yardımı ile edinilen bilgiyi görsel olarak anlatmak ve yaymak amacıyla birlikte çalışmaktadır.
Ben bu projenin sanat editörü olarak çalışıyorum. Benim işim sanatçılar, botanikçiler ve bitkiler arasında bağlantı kurmak ve istediğimiz kaliteye ulaşabilmek için yapılan resimleri kontrol etmek. Proje için pek resim yapamasam da, bazen bu şansı yakalayabiliyorum. Bu arazi çalışması da bunlardan biridir.
Uzmanlık alanı Irisler olan babam, Adil Güner ve diğer bir botanikçi Mehtap Öztekin ile birlikte keyifli bir maceraya atıldık. Güneyden doğuya, doğudan kuzeye, bazı Iris türlerini bulmak ve resmetmek için, Türkiye’yi şöyle bir dolaştık. Dağ yollarını izleyerek yaptığımız bu seyahatte, gördüğüm güzellikler hafızamdan gitsin istemem. Ve her dağı, her nehri, vahşi doğada unutulan her köşeyi adı gibi bilen babamla seyahat etmek de ayrıca bu geziyi son derece öğretici kılıyor. Artık yol boyunca gördüğümüz unutulmuş eski kalelerin, zirvelerin ve tepelerin, nehirlerin ve geçtiğimiz köprülerin isimlerini biliyorum. Muhtemelen, bir ay içinde tüm bunları unutacağım ama yine de bilmek güzel.
Bir bitki ressamı olarak, bir botanikçi ile birlikte arazi çalışması yapmak muhteşem, ama bir o kadar da zor! Bir botanikçi mümkün olduğunca çok yer taramak ve bu geziyi daha değerli kılmak için araştırmaları adına birçok tür toplamak ister. Bir bitki ressamı, bir tür bulunup toplandıktan hemen sonra durup resmetmek ister. Ressam ve botanikçi arasındaki temel çatışma budur.
Ressamların, doğru dürüst, bilimsel değerde resim yapabilmeleri için oldukça fazla zamana ihtiyaçları vardır. Ressamlar kısa zamanda da birşeyler yapabilirler, ancak tamamlanmış resim daha az çekici olabilir ya da daha kötüsü, türü yanlış tasvir edebilir.
Biz bu gezide ortada bir yerde buluşmaya çalıştık. Bazı durumlarda eskizlerimi hazırlamak için yeterli zaman verildi, bazılarında ise büyük bir stresle çabucacık resimler yapmak için sabahın 5’inde uyanmak zorunda kaldım.
Sonuç olarak, bir hafta içinde üç farklı Iris türünün eskiz çalışmalarını hazırlamayı başardım.
11 Haziran
Iris junonia'yı bulma umuduyla Adana yakınlarında bir yere gittik. 1970'lerden kalma çok eski kayıtlara göre, bu alan bir Iris tarlasıydı. Hiçbir şey bulamadık, yapraklarını bile. Biraz üzüldük tabii, ne resim yapacak, ne kayıt altına alacak bilgi vardı.
12 Haziran
Iris kirkwoodiae'yi aramak için Osmaniye çevresindeki Amanos dağlarına gittik, ama Haziran ayı I. kirkwoodiae için geç bir zaman olduğundan, tek baktığımız bitkinin yapraklarıydı. O yüzden benim için resim günü değildi. Ama yine de böylesine çekici bir floraya sahip Amanos dağlarında olmak günümü gün etti. Ayrıca bugün, yurttaş bilginlerimizden Mehmet Çelik, I. junonia için olası başka bir lokasyon bildirdi.
13 Haziran
Kadirli'nin kuzeyindeki yüksek arazilere, I. junonia bulma umuduyla devam ettik. Ve bulduk, hem de ne bulduk! İrislerle dolu bir tepe! Doğal bir kaya bahçesi düşünün ve bu bahçeyi saran sayısızca I. junonia ve bunları çevreleyen başka birçok bitki. Bunu görmek ne büyük bir zevk! Resim yapabilmek için bazı örnekler ve bir de Albino Iris örneği topladım. Ve bitkileri topladığım andan itibaren, ben resmini yapana kadar ölmesin diye dualara başladım. Birkaç saat sonra otele döndük ve gece geç saatlere kadar durmadan çalıştım.
14 Haziran
Elimde bir gün önceden yaptığım çokça çizim vardı ama renk çalışmaları veya çiçeğin kesit çizimleri eksikti. O yüzden, yine sabahın köründe kalktım. Bugün, tekrar yollara düşmemizi geciktirmek için biraz uğraştım ve sabah 10'a kadar çalışma şansım oldu ve yapabileceğimi yaptım. Sonra I. peshmeniana meyvelerini toplamak yeni bir lokasyona doğru yola çıktık. Dağ yollarından Malatya'ya kadar sürdük. Bu arada I.junonia'nın birçok örneğini bir saksıya diktim ve yanıma heryere taşımaya başladım.
15 Haziran
Günün ilk yarısı, I. peshmeniana için yine dağlara gittik. Öğleden sonra, ekip başka dağlara doğru devam etti ama önce beni otele bıraktılar. I. junonia üzerinde biraz daha çalışabileceğim yarım günüm var demek di bu! Muhteşem!
16 Haziran
Bugün’ün neredeyse tamamı yollarda geçti ve Munzur Vadisi'nden geçerek Malatya'dan Ardahan'a kadar sürdük. Erzincan ve Erzurum arasında, tam yolumuzun üstünde, koca bir tarla I. spuria subsp. musulmanica’yı bulduk. Bir kısmını herbaryum örneği yapmak için topladık ve bazılarını ise ben resim yapabileyim diye saksılara dikdik. Resmini yapabileceğime pek ihtimal vermedim ama yine de çoğunlukla tomurcukları olan birkaç örnek aldım. Ardahan'a vardığımızda hepimiz yorgunluktan ölmüştük artık.
17 Haziran
Ardahan civarında iki farklı lokasyona gittik. Sabah Çıldır'a doğru I. aphylla'yı bulmaya doğru yola çıktık. Bu türün çiçekli halini görmek için oldukça geç sayılırdı ama yine de çiçek açmış sadece bir birey gördük. Tek bir örnek, dilediğim çekicilikte resim yapabilmek için yeterli değildi. O yüzden ben I. aphylla’dan vazgeçtim. Benim için iş yoktu ama botanikçiler kendi çalışmalarını yaptılar. Sonra I. sibirica'yı aramak için Yalnızçam’a doğru, tam ters istikamette devam ettik. Yolda, babam, 1957’de örnek toplamak için bir önceki 'Türkiye Florasını' hazırlayan Davis ve Ian Hedge’in tam da bu yoldan geçtiklerini söyledi! 2020’de bile daracık olan yolları 1957’de nasıl olacağını hayal bile edemiyorum. Bitkinin bulunduğu yere vardığımızda, büyük bir fırtına başladı! Çılgın bir yağmur yerini doluya bıraktı, ortalık karardı, karıştı. Fırtına’nın bitmesini sabırla bekledik, ancak Iris çiçeklerinin bu fırtınadan pek de sağ çıkamayacağını biliyorduk. Bir saat kadar sonra fırtına geçti ve bitkiyi bulmak için, ufak bir ırmak kenarından tepeye doğru tırmandık. Büyük bir taşın arkasına kendini saklamış tek bir birey hariç, gerisi tamamen zedelenmişti. İyi olan örneği, ve tomurcuk halinde olan başka diğer örnekleride topladım ve saksıya ektim. Otele döndüğümüzde, elimde çalışılacak iki tür vardı, ama I.sibirica'nın genel görünümünü çizmek dışında o gece çok da fazla çalışamadım.
18 Haziran
Sabah yine 5’de uyandım ve gerçek bir maratona başladım. Asıl amacım I. sibirica türünü resmetmekti, ama çiçekler iyi durumda değildi ve sadece bir tomurcuk açmaya çalışıyordu. Bekledim. Açmasını beklerken de, I. spuria üzerinde hızlı bir çalışma yaptım. Bu gün öğleden sonra 12'ye kadar her iki örnek üzerinde de aynı anda çalışmaya devam ettim. Bir türden diğerine atlayıp durdum, birinin çiçeğini çizdim, sonra diğeri çiçek açıyordu, biraz öbüründen çalıştım, önce birinin, sonra öbürünün çiçek kesitlerini aldım, çiz, fotoğrafla, boya, presle, kurut…dedim ya, tam bir maraton! Sonunda her iki türün de çizimleri ve renk çalışmalarını hallettim ama yine de tam istediğim kadar veri toparlayamadım. Bu yüzden bütün türleri saksıya yine ektim ve eve doğru yol almaya başladık.
19-20 Haziran
Evde, saksıdaki bitkilerle durmadan çalışmaya devam ettim. Sahip olduğum her üç örneği de, sonradan pişman olmamak için, tekrar tekrar çizdim, boyadım. Bu arada, bu kadar seyahatin üstüne tomurcukların bazıları çiçek açmaya devam ediyordu. Onlar açtı, ben çizdim. Günün sonunda, yorgunluktan öldüm tabii ki, ama şimdi tamamlamamı bekleyen 3 Iris türü var elimde!!!
Bitkilerin Türkçe isimleri;
Iris junonia - toros süseni
Iris sibirica - çayır süseni
Iris spuria subsp. musulmanica - yayla süseni
Iris aphylla - taş süseni
Iris peshmeniana - peşmen süseni
Iris kirkwoodiae - maraş süseni