Sason’a Dönüş - Fritillaria imperialis
Her şey geçen sene başladı. İlk Sason’a gidişimiz. Iris gatesii için Helkis Dağı’na saatlerce tırmandıktan sonra bütün çiçeklerin geçip bittiğini görmemiz ve bu dağın diğer yamacında da alabildiğine Fritillaria imperialis olduğunu öğrenmemiz.
Her şey geçen sene başladı. İlk Sason’a gidişimiz. Iris gatesii için Helkis Dağı’na saatlerce tırmandıktan sonra bütün çiçeklerin geçip bittiğini görmemiz ve bu dağın diğer yamacında da alabildiğine Fritillaria imperialis olduğunu öğrenmemiz. Sarı beyaz turuncu hepsi varmış! Bizde haliyle seneye tekrar gelmeye karar verdik ve işte şimdi o sene.
Sason’dan Selahattin Güzel arayıp çiçekler açtı hadi gel dedi, bende birkaç gün içinde toparlanıp gittim. Flora editörlerinden Öykü de heyecan ve hevesle atladı geldi. Benim işim resim yapmak, onun işi NGBB için canlı ve kuru bitki örnekleri toplamak, koleksiyonu geliştirmek.
Biz tam biletleri aldık, araç kiraladık gidiyoruz, hooop Helkis’de operasyon başlatmışlar, dağa çıkmak yasak. Helkis ile olan mücadelem sert olmaya başladı. Her sene beni başka bir şekilde zorluyor. Bizim moral yerlerde tabii. Çünkü bu işin bir hafta sonrası ya da bir hafta öncesi yok. Tam zamanı var. Zamanı kaçırırsan bir sene beklersin. Bu karmakarışık hayatta ise artık seneye neler olacağını kestiremiyorsun. Seneye normalden daha uzak bir zaman oldu artık. Ama operasyona rağmen biz yine de gittik.
26 Nisan - Trabzon Havalimanında Öykü ile buluştuk. Burdan Diyarbakır’a olan direkt uçuşlar beni benden alıyor. Diyarbakırdan araba kiraladık, bir ufak alışveriş sonrası doğruca Sason. Akşam geç saatlerde vardık ve yol boyu sürekli arayan Selahattin amca biz vardıktan sonra rahat bir uyku uyumuştur artık.
27 Nisan - Hedef Fritilliaria imperialis ama Helkis’e çıkış hala yasak, hava yağmurlu, gerilim yüksek.
Helkis’e değilde kuzey batıya doğru ilerledik. O bölgede de varmış aradığımız güzel. Selahattin amcanın yeğeni İsmet Güzel bize kılavuzluk etti, diğer İsmet Kahraman’da şoförlük. Şahinli köyünü geçip kırmızı toprak boyunca devam ettik sonra cennete düştük. Kayalıkların arasında öbek öbek, parlıyorlar. Alabildiğine sarmışlar her tarafı. Öykü bir tarafa, ben bir tarafa dağıldık, kılavuz İsmet abi iyi kılavuzluk ettiği için çok mutlu, diğer İsmet abi anında dağda ışkın toplamak için kayboldu.
Bizim içinde bulunduğumuz durum, hava, an, muhteşem, muhteşem ve muhteşem. Saatlerce burada dolanıp yapacağım resim gözümde şekillenirken, hayalimde kurduğum kompozisyon gittikçe büyüdü. Öyle ki böyle bir resmi yapacak büyüklükte kağıdım yok. Bu problemi ileride çözerim umuduyla büyük hayallerimi kurmaya devam ettim. Bitkiyi kendi yaşam alanında görmek benim kompozisyonlarımın temel taşını oluşturuyor aslında. Bu sebeplede bu bitkiyi tek başına değil de aynı burda gördüğüm haliyle, bir öbek gibi resmetmek istedim. Sanırım gördüklerimi resmetmem mümkün olamayacak ama, o cennet bahçesini biraz ifade edebilmek için çabalayacağım. O yüzden birçok terslâleyi resmettim ve seçtiklerim arasında renk tonlarına dikkat ettim. Tam kırmızıdan turuncuya kaçan renkler kullandım ve şanslıyım ki sarı bir birey de buldum!
Çiçekler sanki açmış sonra durmuş ve beni beklemiş, her birinin erkek organları, taç yaprakları tam olması gerektiği gibiydi. Tazecik. Örneklerimi aldıktan sonra hemen Sason’un yolunu tuttuk. Ve böylesine örnekler bulunca iki gün daha kalmaya karar verdik. İki tam gün çılgınca çalışarak eskizlerimi hazırladım. Bundan sonrası maraton işte. Ben ne var ne yok resmini yapmaya çalışırken, Öykü, İsmet abiyle beraber, beyaz kıyafetlerini giyip, Helkis dağının eteklerinde diğer bitkilere baklamaya gittiler.
29 Nisan - Bugünde tam gün çizim yaptıktan sonra, Mardin’e doğru yola düştük. En başta bu arazi çalışmasını planlarken, iki hedefimiz vardı. Biri Fritilllaria imperialis, diğeri Iris polakii. Bu süsen ise ise Mardin- Suriye sınırında, mayın tarlasında yetişen hemen hemen bu zamanlarda çiçek açan aşırı güzel bir şey! Bölgenin yerlisi Abdurrahman abi, geçen sene tarladan alıp kendi saksına ekdiği çiçeklerin tomurcuktan çiçeğe geçişini adım adım fotoğraflayıp bize gönderdi. Gelin çiçek açıyor dedi, o zamanlar pandemi zart zurt biz gidemedik. Bu sene de bu iki taksonu bir arada görürüz dedik ama aşırı kurak geçen sezondan dolayı bu sene çiçek açmamaya karar verdi. Hayal kırıklığı. Büyük hayal kırıklığı. Biz yine de Mardin’e devam ettik, I. polakii yoksa, geçen sene arayıp da bulamadığım I. gatesii’nin Mardin’deki lokasyonuna bakıp öğreniriz dedik. Lokasyonları öğrendik ama bu aşırı güzel süsen de Mayıs’ın ikinci haftası çiçekleniyor. Şimdi ben bu yazıyı yazarken bir yandan da çantamı hazırlıyorum ve iki hafta ara ile tekrar Mardin’e doğru yola düşüyorum. Şansım açık olsun, bitkilerim bol olsun dileklerimi de kendime bırakıyorum.
30 Nisan - Iris gatesii lokasyonları yanısıra yolda Aristolochia bottea ile karşılaştık. Çok ilginç çiçekleri olan bu türün hızlıca eskizini azırladım. Dara’ya doğru giderken ise, yol boyu Silybum marianum’ları gördüm dayanamadım biraz topladım. Dünya’nın her tarafına yayılmış bir tür.
1 Mayıs - Öykü topladığı bütün bitkileri NGBB koleksiyonuna sağ sağlam yetiştirmek için İstanbul’a döndü.
3 Mayıs - Ben de Mardin Bienali’ni gerçekleştiren Döne ve Hakan’a bir selam verdikten sonra evime döndüm. Mardin’e geri geldiğimde dünyanın her tarafından gelen sanatçıları ve muhteşem işlerini de görebilme şansım olur belki.